Bir hayalin peşinde: Scuba Diving(Tüplü Dalış)
Bugün hayatımın en anlamlı günlerinden birisi idi. Yıllarca bana uzak gibi görünen bir hayalimi gerçekleştirdim: Su altı dalışı yaptım.
Hayatı boyunca yüzmemiş biri olarak, böyle bir eylem benim için daha anlamlı oluyordu. Küçükken nehirde ve sulama kanalında yaşadığım birkaç tehlikeli kazanın ardından suya tövbe etmiştim. 6 sene Kıbrıs’ta, deniz kenarı başka yerlerde yaşadım(Yazın 4 ay Yunanistan vb) ama hiç denize bile gitmemiştim.
Kısmet, “evden” binlerce kilometre uzakta bir yerde bunu ilk defa deneyimlemek imiş. Çıktığım Güneydoğu Asya gezimin Bali durağında gerçekleşti.
Scuba Diving(tüplü dalış)’in ilk seviyesi 3 aşamada gerçekleşti: teorik eğitim, havuz pratiği ve daha sonra açık deniz.
- Teorik eğitim, bu işin uluslararası organizasyonu olan PADI websitesi üzerinden gerçekleşiyor. Üyelik kaydınızı gerçekleştirdikten sonra eğitimi veren kurum dersleri sizinle paylaşıyor. Burada, tüm terimlere aşina olunuyor.
- Havuz pratiği: Burada dalış kiti, tüpler ve diğer ekipmanlar bağlanıp, havuzda pratikler yapılıyor. Nefes alış verişi(dalışta sadece ağızdan nefes alınıp verilir), dalış işaret dili, maskeye su kaçınca suyun tahliye edilmesi, sizin veya dalış arkadaşınızın bir problem yaşaması durumunda neler yapılır, su altında oksijen regulatoru ve dalış kitinin çıkarılıp takılması gibi daha birçok önemli aktivite havuzda gerçekleştirildi.
- Geldik son aşamaya ve en heyecanlı kısma. Bali’de dalışcıların en çok kullandığı noktalardan birine geldik. Herşeyi bağladıktan sonra(oksijen tüpü yaklaşık 15 kg, dalış ağırlıkları yaklaşık 20 kg, kendim yaklaşık 100 kg) ile denize açıldık. Daha önce hayatımda bu mesafeye açılmadığım için dalış aktivitesinden de önce bu duyguya alışmaya çalışıyordum. Herşey hazır olduktan sonra daldık. Yıllarca belgesellerde ve fotoğraflarda gördüğüm sualtının o renkli dünyasını canlı canlı görmek inanılmaz ötesi bir duygu idi. Onlarca çeşit renkli balık, farklı şekillerde canlılar, çeşitli deniz bitkileri… İnsanın doğa ile olan bağı, doğanın çeşitliliği, güzelliği ve daha birçok duygu o an geldi geçti. İlk seansta 5 metreye indik. Oksijenimiz bitmeye yakın çıkıp, biraz ara verdikten sonra ikinci seans için daldık. Bu sefer, başlangıç seviyesi olan 18 metreye yakın indik. En son cihaza baktığımda yaklaşık 15-16 metre görmüştüm. Daldığımız kısımda “duvar” olarak tabir edilen su altı uçurumu vardı. Bir anlığına sanki suyun içinde değilim de su üstü dünyasında bir uçurum kenarında duruyormuşum hissi vardı. Bu mesafede, suyun o haşmetli basıncını daha fazla hissettim. Kulakta yaşanan basınç değişimleri, maskenin baskısı ile belirginleşen kafadaki basınç gibi durumlar, bana filmlerdeki denizaltı ve benzeri cihazların neden ve nasıl konserve gibi ezilip büzüldüğünü daha iyi anladım. Sonraki seansta ise, su yüzeyi pratikleri yapıldı: Ayağa giren kramp nasıl giderilir, hareketsiz kalan arkadaşını nasıl sürüklersin gibi çeşitli aktiviteler gerçekleşti.
Bu sürecin bana öğrettiği şeyler ise, bana doğanın güzelliğini ve doğa ile olan bağı bir daha hatırlattı. Öyle ki, hatırlatmaktan da öte, o bağı daha da güçlendirdi. Kişisel olarak katkısı ise, öncelikle duygu kontrolü oldu. Nice sınavlar, nice görüşmeler, zor anlar yaşadığımız dünyada, duygularımı, nefesimi, heyecanımı ilk defa bu kadar güçlü bir (gereklilik ile) şekilde kontrol etmeye çalıştım. Bazen boğuluyor gibi hissediyordum, bazen kulaktaki basınç zorluyordu, azalan oksijenden dolayı dalış arkadaşıma işaret ettikten sonra herşey yolunda işaretine güven duyma duygusu gibi çeşitli ruh halini etkileyen durumlarda kendi kendimi telkin edip duygularımı kontrol etmeye çalışıyordum. Bir taraftan duyguları kontrol etmeye çalışırken, bir taraftan da etrafın güzelliğini yakalamaya çalışıyordum. Tam bir denge dersi!
İleriki haftalarda, farklı yerlerde dalışlar yapmayı planlıyorum. Paralelde de normal yüzme sorununu da çözmeye çalışacağım. Merak eden herkese tavsiye ederim. Bu ilk eğitim seanslarında fotoğraf çekilmedi. İleriki dalışlarda, su altı dünyasın ait görüntüleri de paylaşırım.
Hep underground takılacak değiliz ya, biraz da underwater takılalım deyip, görüşmek üzere 🙂